9 Mayıs 2009 Cumartesi

Her şeye de ofsayt çalınmaz ki...


Kahvede maç izlemek çok keyifli bir iştir aslında, evin monotonluğundan kurtulmak adına iyi olur zaman zaman ama öyle modern, kızların da gelebildiği kahveler değil dediğim. Olmuyo gerçekten, bu seksist bir tavır değil, tamamen hakikat. Neden? Çünkü kahvenin kendine has ağzı, muhabbeti bitiyor o anda, ağzı küfür kokan, en leş adam bile ortamda kız olunca küfür edemiyor, orjinal söylemleri bir kenara bırakıyor. Neyse falza uzatmayayım ben ve sözü tozlu hafızama bırakayım. Geçtiğimiz senenlerde yine bir Galatasaray maçı için kahvenin yolunu tuttum, vizeler de var bir taraftan ama zaten aklım maçtayken çalıştığım ders vatana, millete hayır etmez, e hal böyle olunca düştüm yola. Sakindi kahve, gediklilerinin dışında bir kaç öğrenci daha vardı. Hangi maç olduğunu pek hatırlamıyorum ama Galatasaray önde götürüyordu. Ümit Karan da formunun zirvesindeydi, ofsayttan çıkamıyordu bir türlü, ben sıkıntıdan düşmemek için sigara yakıyordum, o denli baymıştı Ümit çünkü maç adeta Ümit'le hakemin düdüğü arasında geçiyordu. Ve yine bir pozisyonda hakemin düdüğü ile karşı karşıya kalan Ümit bir kez daha durmak zorunda kalıyordu ve o esnada, hemen çaprazımda oturan kahvenin gediklisi, ok gibi ayağa fırladı...O kısa anda aklımdan geçen, Ümit'e karşı o ana kadar beslediğim tüm iyi(!)dileklerimin başka biri kanalıyla dışa vurumunun gerçekleşeceği idi. Ama olmadı, olmadı ama ben daha çok şaşırdım çünkü kalkan Galatasaraylı kahve amcası, ağzındaki sigarayı hışımla çekti ve aynen şunları söyledi 'Her şeye de ofsayt çalınmaz ki'. Bıraktım maçı, Ümit'i, Galatasaray'ı bir kenara ve düşündüm bu sözü. Bu insana bunu söyleten neydi? Aşırı futbol sevgisi, Ümit Karan hayranlığı, hakem düşmanlığı...Hayır değildi tabi ki. Şuursuzluk, hepsi bu, öyle derin bir tahlil gerektirmeyecek kadar. Belki de düz adam mod:on.

30 Nisan 2009 Perşembe

Sedat Balkanlı


Onu tanıdığımda aynı formayı giyiyorduk, sarı-kırmızı hani şu önünde show tv reklamının olduğu...işte bu fotoğraf sedat'ı hayata bağlayanın ne olduğunu, doktorlara inat uzun süre hangi güçle mücadele ettiğini gösteriyor. fazla yorum yapmak istemiyorum bunun üstüne, en çok canı yanan insana eşine sonsuz sabır diliyorum...mekanı cennet olsun.

26 Mart 2009 Perşembe

İstanbul'da Laila Var Sivas'ta La İlahe İllallah

Blogun ilk haberinin, ilk postumun böylesine bir haber olması gururumu ne denli okşadı tahmin bile edemezsiniz. Blogun misyonu yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyor. Evet ünlü düşünür, dahi futbol adamı Bülent Uygun'un nam-ı diğer Türbülent'in ve hatta bir başka deyişle Asker Bülent'in Dokuz Eylül Üniversitesi(mezun olduğum için bir kez daha utandım şimdi)Buca Eğitim Fakültesi'nde düzenlenen panelde Sivassporlu futbolcuların başarısının sırrını(!) açıklarken verdiği beyanat. Bu açıklamamadan çıkarılabilecek birçok sonuç var; Bülent'in motivasyon teknikleri bunlardan sadece birisi ancak benim aklıma gelen şu oldu; hasbelkader Bülent Uygun hayalini kurduğu takımın başına geçerse o vakit ne yapar? Çünkü kendisinin de belirttiği gibi İstanbul'da Laila var! Sivas'taki birkaç tekel bayii ile koordineli çalışıp futbolcularının alkol almasını engelleyen ve başarıdan başarıya(!)koşan bu adam ve hayalindeki takımı İstanbul'da ne yapar? Şöyle bir düşündüm de Bülent Uygun'u Laila'nın girişinde nöbet tutarken tüfek omuzda...Aklıma dahi getirmek istemiyorum ama yani Bülent başarısız mı olacak? Hayır, Bülent hayır gözlerini ufka dik ve benimle birlikte tekrar et La ilahe...şaka olum o değil: İstanbul sana yenilmeyeceğim! Bülent Uygun düz adam mod: on

Blog Alemine Selam Olsun


Evet, ben de yazmasaydım eksik kalırdı birşeyler. Ortalık kaliteli futbol blogundan geçilmezken ortalama Türk futbol severinin anlayacağı ve 'adam doğru söylii' diyeceği bir blog yaratmak da benim görevimmiş. Hayırlı olması dileğiyle.